oysa hayat tıpkı bir ‘yaprak dökümü’ydü…
sonbahar konseptine uygun bir giriş olsun istedim. belki de şu sıralar ruh halim fazlasıyla bu konsepte uygun olduğundan böyle bir girişi uygun buldu parmaklarım.
bir köşeye yazacağım ilk yazı olacak bu. dolayısıyla heyecan ve tedirginlikle birlikte açıkçası ne yazacağımı bilememezlik var. yine de ben her zaman yaptığımı, yani içimden geçenleri kelimelerime dökmeye çalışacağım.
içimden geçenlerin başlıkla olan ilişkisine geleceksek, yazacaklarımın konusu ‘yitirdiklerimiz’ olacak..
bir akşamüstü gün batımında hepinizi ziyaret etmiştir illa ki o hüzün. o ‘çaresiz’ hüzün. hani geri dönülmezlik, dönememezlik… kimilerininse değil bir akşamüstü gün batımındaki ruh hali, tüm benliğidir artık o hüzün.
dönüp de ellerine baktığında, iç’in gibi, alabildiğince var olan o bomboşluk boylu boyunca uzanmaktadır.
yaşanmışlıkların, fedakarlıkların, hayallerin, sevinçlerin, masumiyetin mağlubiyeti…
halbuki neler ummuş, ne hayaller kurmuştuk. kimileri bunları yaşayabilecek kadar şanslıyken ya da en azından telafi edebilecek kadar kimileri öyle olamıyor maalesef ki.
tüm o tomurcuk ve filizlenmelerin heyecanının ardından bir bir dökümleri yaşamak hüznü işte anlatmak istediğim. bir daha filiz vermemek üzere solmak.
yaşın henüz 23 olsa da, kimseler göremese de, o bomboş ellerindeki nasırlarda gizlidir bir bir tüm o kelimelere dökemediklerin. oysa ki daha 23’tür, yolun başıdır neredeyse. ama ellerin yaşlı bir amcanın tükenmişliği kadar nasırlıdır kimseler göremese de.
sonra bahaneler uydurur, kılıflar bulursun ruhiyanetine. mevsim’den dersin, güz’den dersin, yağmur’dan dersin, haberlere konu olan sonbahar depresyonu bile dersin, dersin de dersin. kaçarsın kaçabildiğince, ta ki bir akşamüstü gün batımında, güze ve yaprak dökümlerine inat yumuşacık o şenlik havasını soluyana dek, ‘o’ dinlemekten korktuğun şarkının melodisini duyana dek, kaçtığın şey’i rüyanda tekrar görene dek…
ve birden acı gerçek alabildiğince sarar her yanını; güz gibi, sonbahar yaprakları gibi..
orada öylece otururken düşünürsün senden geriye kalanları ve bir bakarsın ki ömrünün baharında ‘yaprak dökümü’nü yaşamaktasındır.
ömrünüzün her dem’inde ilk bahar’ı yaşamanız dileğimle.
hoşça kalın.